Düşük Riskini Artıran Faktörler ve Önlemler

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Alp Öztürk, gebelerde düşük riskini artıran faktörler üzerinde önemli bilgiler paylaştı. Gebelik sırasında kontrolsüz diyabet, hipertansiyon, tiroit ve hormonal bozuklukları bulunan kadınların düşük yapma olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirtti. Ayrıca, ‘yetersiz serviks’ olarak tanımlanan bazı rahim rahatsızlıklarının ve zayıf rahim ağzı dokularının da bu riski artırabileceğini ifade etti. Sigara içme alışkanlığı, düşük yapma riskini önemli ölçüde artırırken, aşırı kafein ve alkol tüketiminin de bu olasılığı yükselttiğini vurguladı.
Op. Dr. Öztürk, düşük teriminin gebeliğin 20’nci haftasından önceki ani sonlanmaları ifade ettiğini belirtti. Bilinen gebeliklerin yüzde 10 ila yüzde 20’sinin düşükle sonuçlandığını, ancak bu oranın gerçekte daha yüksek olabileceğini dile getirdi. Düşüklerin büyük çoğunluğunun, doğmamış bebeğin sağlıklı gelişememesi nedeniyle meydana geldiğini açıkladı. Bu durumun, hamilelik sırasında sık karşılaşılan bir deneyim olduğunu; ancak bunun, süreci kolaylaştırmadığını kaydetti.
İlk üç aylık süreçte yaşanan düşüklerin yarısının eksik veya fazladan kromozomlarla ilişkili olduğunu belirten Op. Dr. Öztürk, bu durumun genetik anormalliklerden kaynaklandığını ifade etti. “Kromozomlar, her bir hücrenin genetik talimatlarını içerir ve sağlıklı bir gebelik için doğru sayılarda bulunması gerekir” dedi.
Düşük riskini etkileyen faktörleri de sıralayan Op. Dr. Öztürk, 35 yaş ve üzerindeki kadınların daha gençlere kıyasla daha yüksek bir riskle karşı karşıya olduğunu belirtti. 35 yaşında risk oranı yüzde 20 iken, 40 yaşında bu oran yüzde 33-40 arasındadır; 45 yaşında ise risk yüzde 57-80’e kadar çıkmaktadır. Önceki düşük öyküsü olan kadınların da düşük olasılığının arttığını vurguladı.
Sigara içen bireylerin düşük yapma olasılığının daha fazla olduğunu söyleyen Op. Dr. Öztürk, yüksek kafein ve alkol tüketiminin yanı sıra yasadışı uyuşturucuların da bu riski artırdığına dikkat çekti. Ayrıca, düşük kilolu veya obez olmanın da düşük riskini yükselttiğini ifade etti. Genetik sorunların, partnerlerden birinin taşıdığı kromozom translokasyonu gibi durumların da düşük olasılığını artırabileceğini belirtti.
Düşük belirtilerine ilişkin önemli bilgiler de paylaşan Op. Dr. Öztürk, vajinadan meydana gelen kanama, kasık ya da bel bölgesindeki ağrılar ve vajinadan sıvı veya doku gelmesi gibi durumların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Özellikle şiddetli kanama ve kramp tarzında ağrılar durumunda mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyledi.
Bununla birlikte, düşük riskini artırabilecek bazı besinlerin türleri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Öztürk, pastörize edilmemiş süt ve peynirlerin, çiğ veya az pişirilmiş etlerin, yüksek cıva içeren bazı balık türlerinin ve çiğ deniz ürünlerinin hamilelikte dikkatle tüketilmesi gereken gıdalar arasında olduğunu belirtti. Yüksek kafein tüketimi ve bazı bitki çaylarının da sakıncalı olabileceğinden bahsetti.
Son olarak, düşük sonrası duygusal iyileşme sürecinin fiziksel iyileşmeden daha zor olabileceğini vurguladı. Düşük yaşayanların kendilerini suçlamaması gerektiğini ve bu kayıp için yas tutmaları gerektiğini belirtti. İş yerinde veya aile içinde sağlıklı bir destek ağı oluşturmanın ve gerekirse profesyonel yardım almanın önemini de hatırlattı.