Sağlık

Müsilaj Tehlikesi: Denizdeki Ekosistemi Tehdit Ediyor

SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Fakültesi’nden Doç. Dr. Özgür Baytut, müsilajın deniz ekosistemine olan etkilerine dikkat çekerek, “Müsilaj sadece deniz yüzeyindeki organizmaları etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda deniz tabanındaki kabuklular, balıklar ve diğer canlılar üzerinde de olumsuz etkiler yaratıyor. Suyun üst katmanlarındaki oksijen seviyesini düşürerek, balık nüfusları ve bölgedeki biyoçeşitlilik üzerinde önemli tehditler oluşturuyor. Bu nedenle müsilajı geçici bir kirlilik olayı olarak değerlendirmek yerine, büyük ve tehlikeli bir ekolojik felaket olarak ele almak zorundayız.” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Baytut, müsilajın hem yüzeyde hem de deniz tabanında yaşayan pek çok canlıyı tehdit ettiğini, bu durumun yok olma riski taşıdığına işaret etti. Kamuoyunun ve devletin müsilaj ile mücadele konusunda bilinçli adımlar atmasının gerektiğini vurgulayan Baytut, “Yıllardır bilim insanları tarafından ‘müsilaj olayı daha sık görülebilir’ uyarıları yapıldı ve bu konuda önlemler alınması gerektiği ifade edildi. Biyolojik izlemelerin artırılması, Karadeniz ve Marmara Denizi için önleme stratejileri geliştirilmesi elzemdir. En önemlisi, tarımsal ve evsel atıkların yönetiminin daha kapsamlı bir yaklaşım ile devlet düzeyinde ele alınması gerekiyor.” dedi.

‘HER AY 30 METRE DERİNLİKTEN ÖRNEKLER ALIYORUZ’

Doç. Dr. Baytut, müsilajın ortaya çıkışı hakkında bilgi vererek, “Müsilaj, ilk olarak Türkiye’de 2021 yılında geniş bir ölçekte gündeme gelmesine rağmen, bilimsel kayıtları 2004 yılına kadar uzanıyor. Ayrıca 1990’lı yıllarda da bu olaya dair gözlemler yapılmış. Akdeniz’de ise 1800’lü yıllarda ‘Mare Sporco’ adıyla bilinen bu olayın izlerine rastlanmaktadır. Müsilaj, ‘Gonyaulax fragilis’ adı verilen tek hücreli bir dinoflagellat tarafından üretiliyor. Bu organizma, diğer türlerle rekabet etmek için yoğun ve yapışkan bir sıvı salgılıyor. Zamanla başka bakteriler ve tek hücreliler de bu yapıya ekleniyor, hacmi ve dayanıklılığı artıyor. Bu süreç sonunda geniş bir alana yayılmakta ve ekolojik felakete yol açmaktadır. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Funda Üstün ve Dr. Öğretim Üyesi Orçin Uygun ile birlikte Orta Karadeniz’den Kasım 2024 itibarıyla, 30 metre derinlikten düzenli olarak örnekler alıyoruz ve bu örneklerde müsilajla karşılaşıyoruz.” diye belirtti.

‘ARTIK MÜSİLAJ GÜNÜMÜZDE SIK KARŞILAŞTIĞIMIZ BİR SORUN’

Doç. Dr. Baytut, müsilajın su yüzeyine çıkış sürecini, “Müsilaj genellikle ocak ve şubat aylarından sonra su yüzeyine çıkmaya başlıyor. Marmara Denizi’nde de Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı ile yaptığımız paylaşımlar sonucunda, kasım ayından itibaren derin bölgelerde müsilaj tespit edildiğini öğrendik. Ardından, hacminin artması ve diğer organizmaların katılımıyla su yüzeyine yükselip gözlemlenebilir bir duruma dönüşüyor. Artık müsilaj, günümüzde sıkça karşılaştığımız bir sorun haline geldi. 2021’de Marmara Denizi’nde yoğun şekilde görünür hale geldi ve Karadeniz’de de örneklerine rastladık. Müsilaj yalnızca yüzeydeki canlıları değil, deniz dibindeki organizmaları da tehdit ediyor ve biyoçeşitliliğe ciddi zararlar veriyor. Bu durumu geçici bir kirlilik olarak değil, önemli bir ekolojik tehdit olarak değerlendirmeliyiz.” şekl

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu