Cinsiyet Değişimi İlaçları Tehlikeleri Artırıyor!

AĞRI – İbrahim Çeçen Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Görevlisi Dilan Özmen Özgün, cinsiyet değişimi amacıyla kullanılan ilaçların toplum açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Bu ilaçların ilerleyen zamanlarda doğurganlığı olumsuz etkileyebileceğine ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkat çekti.
Dekan Yardımcısı Dr. Özgün, cinsiyet değişikliğinin yalnızca ilaç tedavisi ile gerçekleştirilemeyeceğini vurgulayarak, “Çocuklar 2-3 yaşına geldiklerinde cinsel kimliklerini kazanmaya başlarlar. Kız ve erkek çocukların belirli cinsel kimlik özellikleri vardır. Eğer bu özellikler ile biyolojik kimlik arasında bir uyumsuzluk varsa, transseksüellik durumu gündeme gelebilir. Çocukların ebeveynleriyle olan ilişkileri, aile içindeki dinamikler ve sosyal-kültürel faktörler bu süreçte önemli rol oynayabilir. Küçük yaşlardaki bazı çocuklar karşı cinsiyete özenti gösterebilir, ancak bu durum cinsel kimlik karmaşası olarak nitelendirilemez. Bu süreç oldukça uzun ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Sağlık profesyonellerinin, örneğin psikiyatristlerin ve endokrinologların denetiminde yürütülmesi gereken bir süreçtir.” ifadelerini kullandı.
Cinsiyet değişikliği için kullanılan ilaçlar hakkında da bilgiler veren Özgün, “Bu durumda kullanılabilen ilaçlar arasında GnRH analogları veya ‘Puberte Blokerleri’ adı verilen ergenlik gelişimini engelleyen ilaçlar bulunmaktadır. Tıpta bu ilaçların kullanıldığı hastalıklar da mevcuttur; örneğin erken ergenlik durumu gibi. Ancak bu ilaçların bilinçsiz kullanımı, hem kısa hem de uzun vadede çeşitli istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Büyüme geriliği, kemik yoğunluğunda azalma ve kısırlık gibi riskler söz konusudur.” dedi.
Yanlış ve bilinçsiz ilaç kullanımının yaşamsal sorunlara yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan Dr. Özgün, “Testosteron ve östrojen gibi hormonlar, menopoz ve andropoz dönemlerinde replasman tedavisi veya belirli sağlık sorunları için kullanılabilir. Ancak bu durumların dışında kullanılması gerekiyorsa, mutlaka reçeteli ve doktor kontrolünde olmalıdır. Bilinçsiz ve uygunsuz dozda kullanımlar, meme kanseri riski, kalp-damar hastalıkları riski, kısırlık ve karaciğer harabiyeti gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu sebeple bireyler kendi kendilerine teşhis koymamalıdır.” şeklinde konuştu.