Finansal Piyasalarda Başarı İçin Doğru Yöntemler
Finansal piyasalarda bilgi edinmeye çalışan yatırımcılar ve traderlar, sıkça hızlı bir şekilde her şeyi öğrenmeyi, piyasanın sırlarını çözmeyi arzulamaktadır. Ancak, hangi yöntemlerle başlamalı, neleri okumalı ve nelerden kaçınmalısınız?
Teknik analiz çerçevesinde ele alınabilecek birçok yöntem bulunmaktadır. Bunlar arasında “Price Action”, “Orderflow ve Footprint”, “Inner Circle Trader”, “Mum Formasyonları”, “Harmonik Formasyonlar”, “Elliot Dalga Teorisi” ve “Wyckoff Birikim ve Dağıtım Şemaları” gibi terimler sayılabilir. Kendi yatırım deneyimime ilişkin düşündüğümde, önce “Grafik Formasyonları”, ardından “Elliot Dalga Teorisi”, “DOW Teorisi”, “Wyckoff” ve en sonunda “Price Action” öğrenmiştim. Diğer yöntemler hakkında kısmi bilgilere de sahiptim. Bununla birlikte RSI, MACD gibi göstergeleri ve Fibonacci gibi araçları da kullanmaktayım. Geçmiş ticaret deneyimlerime baktığımda, her bir yöntemle birlikte piyasanın farklı yönlerini keşfettiğimi fark ettim. Daha fazla yöntem öğrendikçe, daha iyi olacağım hissine kapıldım. Eğitimin alındığı kişiler de genellikle en iyi yöntemin kendilerine ait olduğunu savunmaktaydı. Bu yazıda, bu durumda haklı ve haksız olduklarını irdeleyeceğim.
Veri ve parametre bolluğunda boğulmak
İşin sadece teknik analizin ötesinde bir de temel analiz kısmı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Trader ve yatırımcı olmaya başladığımda, her sabah üç-dört saat finansal konular ve yatırımcı psikolojisi üzerine okumalar yaparak öğrenim sürecimi başlatırdım. Mikro ve makroekonomik verilerin anlamlarını ve arz/talep dengesi, enflasyon, işsizlik, faiz oranları gibi unsurların etkilerini yatırım stratejilerime dahil etmeye çalışıyordum. Ancak, artan veri ve parametre miktarı, bir süre sonra beni boğmaya başladı.
Kahneman ve Tversky tarafından vurgulanan bilişsel yanlılıklara dair derslerde, insanların herhangi bir konuda gereğinden fazla araştırma yapmasının ve detaylara inmesinin kafa karışıklığına neden olabileceği ifade edilmektedir. Sonuç olarak, ne kadar çok bilgiye sahip olursanız olun, bilgi aşırılığı ve karmaşası gözünüzdeki önemli unsurları kaçırmanıza yol açabilir.
Tek bir değişkenle piyasayı okuyabilir misiniz?
Sosyal medyada ve bireysel görüşmelerimde gözlemlediğim kadarıyla, kişilerin ele aldıkları verileri tek boyutlu değerlendirmeleri en sık yaptıkları hatalardan biridir. “Faizler düştüğünde piyasalar yükselir” veya “Gelir vergileri düştüğünde tüketim artar” gibi ifadeler, kısmen doğru ancak yanıltıcıdır. Faizler düşmesine rağmen piyasalarda artış gözlenmediğinde insanların neden şaşırdığını sorgulamak önemlidir. “Ceteris Paribus” terimi, tüm diğer unsurların sabit olduğu varsayımına dayanarak, bu tür ifadelerin yalnızca belirli koşullarda geçerli olabileceğini ifade eder. Dolayısıyla, öğrendiğiniz mikro ve makroekonomik verileri bu çerçevede değerlendirmelisiniz. Finansal piyasaları etkileyen birçok farklı faktör olduğunu da unutmamalısınız. Her şeyi basit hale getirip tek bir değişken üzerinde yoğunlaşmak yanlış sonuçlara yol açabilir. Verileri sadece bir konfirmasyon aracı olarak kullanmak, daha mantıklı bir yaklaşım olacaktır.
Teknik analiz kısmında ise durum tam tersine işaret ediyor. Türkiye örnekleminde en iyi teknik analiz yöntemlerinin belirli figürleri içerdi