Dünya

Laiklik: Din Düşmanlığı mı, Yoksa Dinsizlik mi?

Makale başlığımız “Laiklik: Din Düşmanlığı mı, Dinsizlik mi?” olarak ifade edildi. Ancak olguların ifade ediliş şeklinin yadırganan bir nokta olduğu göz önünde bulundurulursa, başlığı hafifletme yoluna gitmeye karar verdik. Bu durum gerçeği değiştirmiyor, elbette.

AKIL YÜKÜMLÜLÜĞÜNDE İSLAM’IN ANLAŞILMASI

“Aklı olmayanın dini yükümlülüğü olmayacağı için” akıllı olmak, İslam’a muhatap olabilmenin temel koşuludur.

İslam, yasalarını akıllı insanlar için belirleyen ve dünya ile ahireti kapsayan bir yaşam biçimidir.

Yönetim açısından İslam; imanlı, erdemli ve liyakatli bireylerin Kur’an-Sünnet, ortak akıl ve ilmi veriler doğrultusunda yönetimde bulunacağı bir sistem olarak tanımlanabilir. (Tevbe 71; Nisa 68…)

Akıl, yükümlülüklerin ve İslam’ın anlaşılmasının ön koşulu olmakla birlikte, işlevselliği İslam ile uyumlu olmasına bağlıdır. (En’âm 106…)

LAİKLİĞİN TANIMI

Laiklik, genel hatlarıyla şöyle tarif edilmektedir:

Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dini esas almak yerine aklı ve bilimi esas almasıdır.

İslam’ın aklı ve bilimi dışarıda bıraktığı izlenimi veren bu tanım, laikliğin insanlara aklî ve bilimsel bir yön sunması bakımından yanıltıcıdır.

HANGİ AKIL VE BİLİM?

Kaynağınız akıl mı? Hangi aklı esas alacaksınız? Çiftçi aklını mı, sanayici aklını mı, hukukçunun aklını mı, mühendis aklını mı, ateist aklını mı yoksa deist aklını mı?

İslam vahyi yönlendirilmedikçe, dayanılabilecek sabit bir akıl yoktur.

Bilim ise, doğası gereği kesin sonuçlar ortaya koymaktan uzaktır; sonuçları laboratuvar bulgularına göre değişir.

Bu nedenle akılla olduğu gibi, bilme konusunda da güvenli bir zemin oluşturmak zordur.

Akla ve bilime dayandırılamayan laiklik, yalnızca bir hurafe inanç olarak kalır.

İslam’ı ve laikliği kafamıza göre tanımlamak, dinsizliğe meşruiyet sağlama çabasıdır.

LAİKLİK DİNSİZLİKTİR

İslam, devlete dair kurallar ve düzenlemeler bakımından şerîat olarak tanımlanabilirken, laiklik bazıları tarafından din düşmanlığı olarak algılanmasa da yönetim anlayışı bakımından İslam’ı dışlayan bir tutum olduğu için dinsizlik anlamı taşır. Bunun yanı sıra akıl ve bilime de ters düşmektedir.

Baskıcı, dışlayıcı ve ötekileştirici anlam taşıyan jakoben laiklik, din düşmanlığıdır. Bu durumun tarihsel bir gerçekliği vardır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında laiklik kavramı, “La dinilik/dinsizlik” biçiminde doğru bir şekilde tarif edilmiştir. Günümüzde de laikliğin, açık bir şekilde “dinsizlik” ifadesini barındırmadan bu anlamda kullanılması dikkat çekicidir. Örneğin;

Türk aydınlanması olarak adlandırılan bu dönemde laiklik, hukuksal olarak din ve siyasetin ayrılması ile sınırlı kalmamış, daha derin bir toplumsal ideolojik yenileşme hedeflenmiştir. Dini düşüncelerin toplumsal yaşamda geri plana itilip, bilimsel düşüncenin esas alındığı bir toplum projesi oluşturulmuştur. Türk Devrimi, Hıristiyan anlamda bir reformasyon niteliği taşımamaktadır çünkü bu devrim her şeyden önce bir siyasal devrimdir. Böylece Türk Devrimi, akıldışı inançlar ve dogmalara karşı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu